Menü |
|
|
|
EĞLENCE PASAJI
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
BİLGİ PASAJI
|
|
|
|
SERBEST PASAJ
|
|
|
|
|
|
|
DERSLER
|
|
|
|
|
|
BİLİŞİM & TEKNOLOJİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
SAĞLIK VE ECZANELER
|
|
|
|
|
|
|
CEP TELEFONLARI
|
|
|
|
|
|
|
|
CANLILAR DÜNYASI
|
|
|
|
|
|
|
BELGESELLER
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
TÜRK EDEBİYATI DERS NOTLARI
İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI
Türklerin İslamiyet'e girmeden önce meydana getirdikleri edebiyattır. Sözlü ve yazılı olmak üzere ikiye ayrılır.
SÖZLÜ EDEBİYAT
Her toplumda olduğu gibi Türklerde de kendine özgü sözlü edebiyat ürünleri vardır. Bu ürünler eski Türk topluluklarının sığır, şölen ve yuğ adını verdikleri törenlerden doğan ürünlerdir.
Sığır: Av törenlerine denir.
Şölen: Kurban törenlerine denir.
Yuğ: Yas, ölüm törenlerine denir.
Bu törenler şaman, kam, baksı ve ozan adını alan kişiler tarafından yönetilir. Bunlar sazlarıyla bu törenlerde bazı destan parçalarını veya koşuk,sagu adı verilen şiirleri söylerlerdi.
İslamiyet Öncesi Türk Şiirinin Özellikleri:
*Hece ölçüsüyle söylenmiştir.(7'li,8'li,12'li)
*Yarım kafiye kullanılmıştır.
*Nazım birimi dörtlüktür.
*Dildeki kelime sayısı sınırlı kalmıştır.,yabancı dillerin etkisi yoktur
*Tabiatla iç içe oldukları için sanatçılar benzetmelerde tabiattan yararlanmışlardır.
*Şiirlerde işlenen konular; kahramanlık, iğitlik,ölüm,savaş ve aşktır.
SÖZLÜ ÜRÜNLER
KOŞUK
*Dörtlüklerle söylenilir.
*Hece vezni kullanılmıştır. Yiğitlik,aşk,tabiat gibi konular işlenir.
*Halk edebiyatındaki karşılığı; koşma, Divan edebiyatındaki karşılığı gazeldir.
*Kafiye düzeni aaab, cccb, dddb şeklindedir.
SAGU
*Devlet büyüklerinin ölümü üzerine duyulan acıyı dile getirmek için söylenen , onların hayattayken yaptıkları kahramanlıkları anlatan şiirlerdir.
*Kafiye düzeni koşuktaki gibidir. *Halk edebiyatındaki karşılığı "ağıt", Divan edebiyatındaki karşılığı "mersiye"dir.
SAV
Kısa ve özlü sözlerdir. Atasözünün yerine kullanılmıştır.
DESTAN
Milletlerin zihinlerinde derin etki bırakan savaş,göç,afet,kıtlık gibi olayların etkisiyle söylenmiş,uzun manzum hikayelerdir.
*Olayların toplumda derin izler bırakmış olması.
*Olay ve kişilerin olağanüstü nitelikler göstermesi.
*Tanrıların olaylara karışması.
*Milli dil ve nazım şekilleriyle söylenmesi
TÜRK DESTANLARI
SAKA TÜRKLERİNİN DESTANLARI
*Alp Er Tunga Destanı: Türk-İran savaşlarıyla Alp Er Tunga'nın yiğitliklerinin anlatıldığı destanlardır.
*Şu Destanı:İskender ile Türkler arasındaki savaşların ve Hükümdar Şu’nun destanıdır.
HUN TÜRKLERİNİN DESTANI
*Oğuz Kağan Destanı: Hun Hükümdarı Mete'nin yiğitliklerini,ülkesini genişletip oğulları arasında nasıl bölüştürdüğünü anlatan destandır.
GÖKTÜRK DESTANI
*Bozkurt Destanı: Savaşta yaralanan bir Türk’ün,dişi bir kurt tarafından kurtarılmasını,korunmasını ve Türklerin sözü edilen kurtla bu Türk'ten çoğaldığı anlatılır.
*Ergenekon Destanı: Bir yenilgi sonunda Ergenekon'a çekilen Türklerin orada çoğalıp, bir demir dağı erittikten sonra ölerini alışlarını anlatan destandır.
UYGUR TÜRKLERİNİN DESTANI
*Türeyiş Destanı: Uygur hakanının, üç kızını insanoğluyla evlendirmeyi uygun bulmayarak tanrıya, kızlarıyla evlenmesi ve Uygur Türklerinin bu evlenmeden çoğaldığı anlatılır.
*Göç Destanı: Türklerin,Kutsal taşı Çinlilere vermeleri üzerine, tanrı tarafından cezalandırılmaları kuraklığın başlaması nedeniyle de göç etmeleri anlatılır.
Diğer Milletlerin Destanları:
İran: Şehname
Alman: Nietbelungen Lied
Hindistan: Mahabarata, Ramayana
Japon: Şinto
Rus: İgor
Yunan: İlyada, Odyssa
Fransı: Chasen de Rolland
Fin: Kalevala
YAZILI EDEBİYAT
İslam öncesi Türk edebiyatına ait, bilinen yazılı ürün çok azdır. İlk eserler mezar taşlarındaki yazılardır. Türkler bu dönemde Göktürk ve Uygur alfabesini kullanmışlardır. İslam öncesi Türk edebiyatının en önemli yazılı eseri Yenisey nehri kenarındaki Orhun Abideleri dir.
Abidelerin ilki M.S. 720 yılında Bilge Tonyukuk tarafından yazılmış ve dikilmiştir. İkinci ve üçüncü abideler Yolluğ Tigin tarafından yazılmıştır. Birisi 732 yılında Kültigin adına diğeri ise 735 yılında Kültigin'in
ağabeyi Bilge Kağan adına dikilmiştir.
*Birinci taşın dili sadedir.İkinci ve üçüncü taşların dili ise süslü ve söylev dilidir.
*Bu abideler de Göktürklerin bağımsızlıkları için Çinlilerle yaptıkları savaşlar ve bu savaşlar sonucunda devleti yeniden nasıl kurdukları anlatılır.
*Çin entrikalarına karşı halk uyrılır.
İSLÂMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI
İlk Dönem ve İlk Eserler (Geçiş Dönemi):
KUTADGU BİLİG
*11. yy'da (1069-1070) Yusuf Has Hacip tarafından yazılmıştır.
*Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han’a sunulmuştur.
*Kutadgu Bilig "saadet veren bilgi" anlamına gelir.
*Didaktik bir eserdir.
*Mesnevi şeklinde aruz vezniyle 6645 beyit olarak yazılmıştır.
*Eserde 173 tane de dörtlük vardır.
*Eserde,toplum hayatındaki bozuklukları düzeltecek,insanı mutlu edecek yollar bulmak;bu yolları,devrin hükümdarına öğütler halinde göstermektir.
*Ahlak,dinin, önemi,devlet idaresi gibi konulara da değinilmiştir.
*Eserde dört sembolik şahsiyet yer alır.
*Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır.
DİVAN-I LÜGATİ'T TÜRK
*11.yy'da (1072-1074) Kaşgarlı Mahmut tarafından yazılmıştır.
*Ebul Kasım Abdullah'a sunulmuştur.
*Türkçe'nin ilk sözlüğü ve dilbilgisi kitabıdır.
*7500 Türkçe kelimenin Arapça karşılığı verilmiştir.
*Türk dilini Araplara öğretmek amacıyla yazılmıştır.Bu nedenle Arapça olarak kaleme alınmıştır.
*Yazar Türkçe kelimelerin karşılıklarını ve bunu halk dilinden derlediği örneklerle delillendirmiştir.
*Türk boyları ve coğrafyası ile Türklerin örf ve gelenekleri üzerine önemli bilgiler vardır.
*Devrinin Türk dünyasını gösteren bir haritada vardır.
*Hakaniye lehçesi kullanılmıştır.
ATABET'ÜL HAKAYIK
*12.yy'da Edip Ahmet Yükneki tarafından kaleme alınmıştır.
*Eser Sipehsalar Mehmet Bey adlı birine sunulmuştur.
*Atabet'ül Hakayık "Hakikatler Eşiği" anlamına gelir.
*Aruz vezniyle mesnevi tarzında yazılmıştır.
*Didaktik bir eserdir.
*Cömertlik,doğruluk,ilim gibi konular işlenmiştir.
*Eserde 46 beyit ve 101 dörtlükten meydana gelmiştir.
*Dörtlükler manilerdeki gibi aaxa şeklinde kafiyelenmiştir.
*Eserin dili biraz ağıdır.Arapça ve Farsça kelimelere rastlanır.
*Hakaniye lehçesiyle yazılmıştır.
DİVAN-I HİKMET
*12.yy'da Hoca Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır.
*Hikmet: Ahmet Yesevi'nin şiirlerine verdiği isimdir.
*Eserin dili sadedir.
*Eserin yazılma gayesi, halka İslamiyet'i hikmetli bir şekilde öğretmektir.
*Dörtlüklerle ve hece vezniyle yazılmıştır.
*Hakaniye lehçesi kullanılmıştır.
KİTAB-I DEDE KORKUT
*Destandan halk hikayesine geçiş döneminin ürünüdür.
*12 hikayeden oluşur.
*Olağanüstü olaylarla gerçeğe uygun olaylar eserde iç içedir.
*Türklerin eski yaşam tarzları ile ilgili ayrıntılar yanında İslam dini ile ilgili özelliklerde vardır.
*Eserde geçen "Dede Korkut" meçhul bir halk ozanıdır.
*Hikayelerde oğuzların çevredeki boylar ile aralarındaki savaşlar ve kendi iç mücadeleleri yer alır.
*Hikayelerin konuları;aşk,yiğitlik gösterisi,karamanlık,boylar arasındaki savaştır.
*15. yy'da kaleme alınmıştır.
*Eserin yazarı belli değildir.
*Nazım ile nesir iç içedir.
*Hakaniye lehçesi kullanılmıştır.
HALK EDEBİYATI
Halk Edebiyatının Genel Özellikleri:
*Kullanılan dil halkın kullandığı,konuştuğu dildir.
*Halk deyimlerine ve güzel halk söyleyişlerine yer verilir.
*Şair şiirlerini saz eşliğinde,belli bir ezgi ile söyler.
*Nazım birimi dörtlüktür.
*Hece ölçüsü kullanılmıştır (genellikle 7'li, 8'li ve 11'li).
*Yarım kafiye kullanılır.Rediften yararlanılmıştır.
*Azda olsa benzetmelerden faydalanılmıştır.
(Boy serviye, yüz aya, kaş kaleme, diş inciye, yanak güle)
*İşlenen konular;
aşk,tabiat,ayrılık,hasret,ölüm,yiğitlik,toplum,din,
zamandan şikayet sık sık işlenen konulardır.
*Şiirlerin başlığı yoktur,Nazım şekilleri ile adlandırılır.
A) ANONİM HALK EDEBİYATI
Kim tarafından söylendiği bilinmeyen halkın ortak malı sayılan ürünlerin oluşturduğu edebiyattır.
*Sözlü geleneğe dayanır.
*Halk diliyle söylenir.
*Anonim halk edebiyatı ürünleridir; mani, ninni, türkü, destan, tekerleme, bilmece, masal v.b.
*Bu ürünlerde ölüm, aşk, hasret, yiğitlik gibi tüm insanlığı ilgilendiren konular işlenir.
NAZIM ŞEKİLLERİ
MANİ
*Aşk, sevgi, yiğitlik, evlat sevgisi, toplum olayları ve ölüm gibi temaları işleyen bir türdür.
*Hecenin 7'li kalıbı ile söylenir.
*Bir dörtlükten oluşur.
*İlk iki dize hazırlıktır;yani doldurmadır.
*Asıl maksat son iki dizelerde söylenir.
*Kafiye örgüsü aaxa şeklindedir.
*Dört dizeden fazla olan manilerde vardır.
NİNNİ
Annelerin çocuklarını uyutmak için belli bir ezgi ile söylediği sözlü edebiyat ürünüdür.
*Hece ölçüsü ile söylenir.(7'li, 8'li ve 9'lu).
Anne çocuğuna ilişkin isteklerini, iyi dileklerini, kendi sevincini, üzüntülerini anlatır.
TÜRKÜ
*Kendine özgü bir ezgi ile söylenen bir nazım biçimidir.
*Daha çok hecenin 8'li ve 11'li kalıbıyla söylenir.
*İki bölümden oluşur.Birinci bölüm türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bölümdür.Buna bent denir. İkinci bölüm ise her bendin sonunda tekrarlanan nakarat bölümleridir.Bunlara da kavuştak denir.
*Bentler ve kavuştaklar kendi aralarında kafiyelidir.
*Aşk,tabiat,ayrılık,gurbet,harset,sevgi ve güzellik gibi konular işlenmiştir.
*Konusu ve şekli devirden devire ve çevreden çevreye değişir.
AĞIT
Ölen kimsenin arkasından söylenen ve ölen kimsenin hayattaki başarılarını anlatan şiirlerdir.
B) ÂŞIK HALK EDEBİYATI
*Aşık adı verilen halk şairleri tarafından oluşturulmuştur.
*Aşıklar genellikle okur, yazar değillerdir.
*Aşıklar, köy, kasaba, şehir ve asker ocaklarında yetişir
NAZIM ŞEKİLLERİ
KOŞMA
*Sevgi,doğa,türlü acılar,insanlık sevgi ve yiğitlik gibi bir türdür 11'li hece ölçüsüyle söylenir.(6+5 ve 4+4+3).
*Nazım birimi dörtlüktür. (en az 3,en fazla12).
*Son dörtlükte ozanın adı yer alır.
*Kafiye düzeni abab, cccb, dddb.... şeklindedir.
Koşmalar konuları yönüyle kendi içinde de isimlendirilmiştir:
a)Güzelleme: Aşk, hasret, ayrılık, doğa sevgisi gibi lirik konuları işleyen koşmadır.
b)Taşlama: Bir kimseyi yermek ya da toplumun bozuk yönlerini eleştirmek amacıyla yazılan şiirlerdir.
c)Koçaklama: Coşkun ve yiğitçe bir üslupla savaş ve dövüşleri anlatan şiirlerdir;
d)Ağıt: Bir kişinin ölümünden duyulan acı ifade edilir.
*Belli bir ezgi ile söylenir.
SEMAİ
*Hece ölçüsünün 8'li kalıbıyla söylenir.
*Koşma gibi kafiyelenir.
*En az 3,en fazla 5-6 dörtlükten oluşur.
*Kendine özgü bir ezgi vardır.
*Koşmada işlenen temaların ve konuların hepsi,semai de kullanılır.
*Koşmada ayrılan yönleri;bestesi ölçüsü ve dörtlük sayılır.
VARSAĞI
*İlk olarak Toroslarda yaşayan Varsak boyunda ozanlar tarafından kullanılmıştır.
*Kendine özgü bir bestesi vardır.
*Müziğinde ve sözlerinde meydan okuyan,babacan erkekçe bir hava duyulur.
*Hece ölçüsünün 8'li kalıbıyla söylenir.
*Diğer nazım şekillerinden farklı bre,behey,hey gibi ünlemlere yer verilmesidir.
*Hayattan ve talihten şikayet işlenir.
DESTAN
*Yiğitlik, savaş,deprem,yangın gibi toplumsal açıdan önemli konular işlediği bir türdür.
*Nazım birimi dörtlüktür.(En uzun 100 dörtlük olanları vardır.
*Genellikle 11'li hece ölçüsü ile yazılır.
*Kafiye örgüsü koşma ile aynıdır.
*Kayıkçı Kul Mustafa'nın "Genç Osman Destanı" en ünlüsüdür.
AŞIK EDEBİYATININ SANATÇILARI
KÖROĞLU
*16.yy. halk şairlerimizdendir.
*Bolu Bey'i ile yaptığı mücadele ile tanınır.
*Şiirleri arasında yiğitçe, coşkun bir seslenişle söylenmiş koçaklamaları önemli bir yer tutar.
*Aşk,tabiat gibi konuları işlediği şiirleri de vardır.
KARACAOĞLAN
*17.yy halk şairidir.
*Bütün aşık edebiyatı şairlerini etkilemiştir.
*Aşk ve tabiat şairidir.
*Dili sadedir arı ve duru bir Türkçe’dir.
*Şiirlerinde tasavvufa ve dini konulara yer vermemiştir.
*Şiirlerini hece ölçüsü ile yazmıştır.
GEVHERİ
*17.yy sonu ve 18.yy başında yaşamıştır.
*Şiirden Şam'a, Arabistan'a gittiğini bir kaynaktan da Rumenli de bulunduğunu ve bir paşanın yanında katiplik yaptığını öğreniyoruz.
*Şiirlerinde divan edebiyatının etkisi vardır.
*Yer yer aruz ölçüsünü de kullanılmıştır.
*Şiirlerinde yabancı kelimelere ve divan edebiyatı mazmunlarına yer vermiştir.
SEYRANİ
*Kayseri'nin Develi kasabasında doğmuştur.
*İstanbul a gelmiş ancak devrin büyüklerini hicvettiği için, memleketine dönmek zorunda kalmıştır
*Hicivleriyle tanınır.
*Aruzlar da yazmakla birlikte asıl şöhretini hece ölçüsüyle bulmuştur.
DADALOĞLU
*Toroslardaki göçebe Türkmenlerin Avşar boyundan olan Dadaloğlu'nun hayatı hakkında fazla bilgimiz yoktur.
*Şiirlerinde yiğitçe bir sesleniş olduğu gibi içli söyleyiş de vardır.
*İçinde bulunduğu tarih ve toplum olaylarını şiirlerine yansıtmıştır.
ERZURUMLU EMRAH
Zamanın ünlü şairlerindendir. Asıl kişiliği hece ölçüsü ile yazdığı koşma ve semailerinde görülür.
ÂŞIK VEYSEL SATIROĞLU
*Sivas'ın Şarkışla ilçesinin Sivri alan köyünde doğmuştur.
*Çocukluğunda geçirdiği çiçek hastalığı yüzünden gözlerini kaybetmiştir.
*İçli bir saz şairidir.
*Şiirlerinde insan,yurt,tabiat sevgisini dile getirmiştir.
*Ankara ve İstanbul radyolarında program yapmıştır.
*Ahmet Kudsi Tecer tarafından edebiyatımıza kazandırılmıştır.
Eserleri:Değişler,sazımdan sesler,dostlar beni hatırlasın.
C) TEKKE / TASAVVUF HALK EDEBİYATI
*Dini tasavvufi düşünceyi yaymak düşüncesiyle gelişen bir edebiyattır.
*Bu edebiyatın konusu Allah aşkı ve Vahdet-i Vücud düşüncesidir.
*Şairleri hem divan edebiyatı hem de halk edebiyatı nazım şekillerinde kullanılmıştır.
*Aruz vezni ve hece vezni birlikte kullanılmıştır.
*Dili halkın anlayabileceği bir dildir.
NAZIM ŞEKİLLERİ
İLAHİ
*Allah'ı övmek ve ona yalvarmak için yazılan şiirlere denir.
*Özel bir ezgiyle okunur.
*Hecenin 7'li, 8'li, 11'li kalıbıyla söylenir.
NEFES
*Bektaşi şairlerinin söyledikleri şiirlere denir.
*Tasavvuftaki Vahdet-i Vucud düşüncesi anlatılır.
*Hz. Muhammed ve Hz. Ali için övgülerde söylenilir.
NUTUK
Pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren dervişlere tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek için söyledikleri şiirlerdir.
DEVRİYE
Devir kuramını anlatan şiirlere denir.
ŞATHİYE
İnançlardan teklifsizce, alaylı bir dille söz eder gibi yazılan şiirlerdir.
TEKKE VE TASAVVUF EDEBİYATI SANATÇILARI
YUNUS EMRE (1249-1322)
*Eskişehir'de doğup öldüğü söylenir.
*Hayatı efsanelerle örülmüştür.
*Dili sadedir.
*Allah inancını ve insan sevgisini işler.
*Şiirlerinde coşkun bir lirizm vardır. Lirik bir şairdir.
*Şiirlerinde hem aruz hem de hece vezni kullanılmıştır.
*İşlediği konular yönüyle evrenseldir.
Eserleri:Divan, Risaletün Nushiye
PİR SULTAN ABDAL (?-1560)
*16.yy'da yaşamış bir Bektaşi şairidir. Sivas'ın Banaz köyünde doğmuştur.Hızır Paşa tarafından Sivas'ta öldürülmüştür.
*Tasavvuf,tabiat,aşk ve halkın gerçek yaşayışıyla ilgili konular işler.
*Divan edebiyatında etkilenmemiştir. Dili sadedir.
HACI BEKTAŞ-I VELİ (1209-1270)
13.yy'da yaşamıştır,Türkistan'ın Nişabur şehrinde doğmuştur. A.Yesevi'nin isteğiyle Anadolu'ya gelmiştir.
Bilinen en önemli eseri "Makalat"tır. Sohbetler, sözler anlamına gelir.Hz Adem'in yaratılışı, Şeytan ve Şeytani işler, Allah'ın birliği gibi konuları ele almıştır.
DİVAN EDEBİYATI
Divan edebiyatına "yüksek zümre edebiyatı", "havas edebiyatı", "Klasik Türk edebiyatı" gibi isimler verilir. Fakat her şairin bir "divan"ı olduğu için daha yaygın olarak kullanılan isim "divan edebiyatı"dır.
Divan Edebiyatının Genel Özellikleri:
*Şiirde aruz ölçüsü kullanılmıştır.
*Tüm şairlerin kullandığı,mazmunlar (kişileşmiş,kalıplaşmış sözler) kullanılır.
*Dil süslü ve sanatlıdır.Arapça ve Farsça kelime ve tamamlamalara sıkça yer verilir.
*Şiirde konu bütünlüğü aranmaz.Beyit bütünlüğü esastır.Her beyit ayrı bir konuyu işler.
*Anlamdan çok söyleyiş önemlidir.Ne söylediği değil nasıl söylediği önemlidir.
*Kafiye göz içindir.Genellikle zengin kafiye kullanılmıştır.
*Şiire başlık konmaz.Her şiir redif veya türünün adı ile anılır.
*İnsanın iç dünyasına yönelik soyut ve kitabi edebiyattır.
*Özgün değil taklitçidir.(Arap ve Farsça edebiyat etkisindedir.
*Nazım birimi olarak gazel,kaside,Rubai gibi Arap ve Fars edebiyatından alınan nazım şekilleri kullanıldığı gibi tuyuğ ve şarkı gibi divan edebiyatının Türklerin kazandırdığı nazım şekilleri de kullanılmıştır.
DİVAN EDEBİYATI NAZIM ŞEKİLLERİ
Nazım Birimi Beyit Olanlar:
GAZEL
*Aşk ayrılık hasret ölüm gibi lirik konuların işlendiği şiir türüdür.
*Türk edebiyatına İran edebiyatından girmiştir.
*İlk beyitine matla son beyitine makta denir.
*En güzel beyite beytül gazel denir.
*Son beyitte şairin mahlası yer alır.
*Gazelin bütün beyitlerinde aynı konu işleniyorsa buna yek-ahenk gazel denir.
*Bütün beyitleri aynı güzelliğe sahipse yek avaz gazel denir.
*Beyit sayısı 5-15 beyit arasındadır.
*İlk beyit kendi arasında kafiyelidir.Diğer beyitlerin ikinci beyitleri birinci beyit ile kafiyelidir.Yani aa,ba,ca,da,ea şeklinde
KASİDE
*Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla belirli kurallar içinde yazılan uzun şiirlere denir.
*İlk beytine matla son beytine makta denir
*Şair matla beytini kasiden her hangi bir yerinde yinelenebilir .
*Şair mahlasının bulunduğu beyte taç beyit denir .
*En güzel beytine beytü’l kasid denir.
*En az 31(33)en fazla 99 beyit olur.
*Kaside belli bölümler halinde yazılır.
a) Nesib bölümü: Bahar mevsimi kış manzaraları betimlenir ya da kurban ve ramazan bayramı anlatılır.
b) Girizgah Bölümü: Nesib bölümünden asıl konuya geçmiş ifade eden bir veya birkaç beyittir . nükteli ince sözlerin söylendiği bölüm.
c) Methiye bölümü: Asıl anlatılmak övülmek istenen kişi için denecekse açıklanır .Asıl bölümdür.
d)Fahriye bölümü: Şairin kendini övdüğü ve diğer şairlerle karşılaştırdığı bölümdür.
e)Tegazzül bölümü: Kasideyle ayni ölçüde ve uyakta gazel yazılır.
f)Dua bölümü: Şair övdüğü kişinin başarılarının devamlı olmasını ömrünün uzun olması için dualar eder iyi dileklerde bulunur.
Kasideler Konularına Göre de Değişik Adlar Alır.
Tevhid: Allah'ın birliğini anlatan kasideler.
Münacaat: Allah'a yalvarmak,dua etmek amacıyla yazılan kasideler.
Naat: Peygamberimizi övmek için yazılan kasideler.
Mehdiye: Devrin ileri gelenlerini övmek için yazılan kasideler.
Hicviye: Devrin yöneticilerini eleştirmek için yazılan kasideler.
Mersiye: Devlet büyüklerinin ölümünden duyulan üzüntülerin anlatıldığı kasideler.
Not: Kasideler "nesib" bölümünde işlenen konulara ve rediflerine göre adlandırılır.
MESNEVİ
*Mesneviler öğüt verici bir olayı anlatan uzun şiirlerdir.(savaş,aşk,tarihi olaylar,din ve tasavvuf)
*Mesneviler Divan edebiyatında bir bakıma günümüzdeki roman ve hikayenin yerini tutuyordu.
*Beyit sayısı sınırsızdır.
*Her beyit kendi arasında kafiyelidir.(aa,bb,cc,dd...)
*Aruzun kısa kalıpları il
*Beş mesnevinin bir araya gelmesiyle hamse oluşur
KIT'A
Belli bir uyak düzeniyle yazılmış olan,dizeleri arasında ölçü birliği bulunan;herhangi bir düşünce ya da duyguyu en az ikiden başlamak üzere,en çok on altı beyitte anlatan nazım biçimine denir.
*Gazelden farklı olarak matla beyti yok.
*Kafiyelenişi xa,xa,xa...
*Daha çok felsefi ve toplumsal düşünceler anlatır.
MÜSTEZAT
*Bir uzun bir kısa dizeden oluşan nazım şeklidir.
*Kısa dizelere ziyade denir.
*Aruzun bir tek kalıbıyla yazılır.
*Kafiyelenişi gazel gibidir.
*Makta beyti yoktur.
Nazım Birimi Dörtlük Olanlar
RUBAİ
*Dört dizeden oluşur.Kafiye düzeni aaxa şeklinde.
*Şarap,dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma,hayatın anlamı ve hayat felsefesi ve ölüm gibi konular işlenir.
*Kendine özgü 24 kalıbı vardır.İranlılara aittir.
TUYUĞ
*Dört dizeden oluşur.
*Kafiyelenişi rubai gibidir.
*Aruzu Failatün,Failün kalıbıyla yazılır.
*Konu sınırlaması yoktur.
*Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir.
ŞARKI
*Beyitle okunmak için yazılan,dörder dizelik bentlerden oluşan nazım biçimidir.
*Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır.
*Birinci dörtlükte 2 ve 4,diğer dörtlüklerde ise 4. dize tekrarlanır.Bu dizelere nakarat denir.
*Kafiye örgüsü abab,cccb,dddb gibi
*Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir.
*Günlük hayat,aşk,sevgi gibi konular işenir.
MURABBA
*İlk dörtlük kendi arasında kafiyelidir.Diğer dörtlükler ise 4. dize 1. dörtlük ile kafiyelidir.(aaaa,bbba,ccca,)
*Felsefi konular ve aşk işlenir.
Bentlerle Kurulanlar:
TERKİB-İ BENT
*Bentlerde kurulan bir zaman nazım şeklidir.
*Her bent 7 ile 10bent arsında değişir.
*Bent sayısı 5 ile 10 bent arsında değişir.
*Gazeldeki gibi kafiyelenir.
*Her bent arasında vasıta beyti bulunur.
*Talihten,hayattan şikayet,dini tasavvufi ve felsefi düşünceler anlatır.
*Terkib-i bentlerde her bentten sonra vasıta beyti değişir.
TERCİ-İ BENT
*Biçim ve uyak yönüyle Terkib-i Bende benzer.
*Terkib-i Bentte değişen vasıta beyti Terci-i Bentte de değişmez.
*Vasıta beytinin aynen tekrarlanması bütün benlerde aynı konuyu işlemeyi zorunlu kılar.
*Felsefi konular,Allah'ın kudreti kainatın sırları tabiatın zıtlıkları gibi konular işlenir.
DİVAN EDEBİYATINDA NESİR (DÜZ YAZI)
NESİR TÜRLERİ
Tarih:Resmi niteliği olmayan bir türdür. Vakayiname ise Osmanlı devletinin resmi tarihidir
Tezkire: Edebiyat tarihi veya biyografının divan edebiyatındaki karşılığıdır.
Sefaretname: Osmanlı elçilerinin bulunduğu ülkelere ait bilgileri izlenimleri içeren ve gezi yazısına benzeyen bir türdür.
Seyahatname: Gezi yazısıdır.Divan edebiyatında nesir, dil ve üslup açısından üç bölümden ele alınır.
A) SADE NESİR
Halk için sade bir dille konuşulur temelde konuşma dil yeteneğini kaybetmemiştir.
B) ORTA NESİR
Halk konuştuğu dilden ayrılmış yer yer süslü nesrin niteliklerini taşımakla beraber anlatmak istediği anlaşılır bir şekilde ortaya koyan nesirdir.
C) SÜSLÜ NESİR
Ustalık göstermek amacıyla yazılış yabancı kelimelere tamamlamalara yüklü şekillerin kullandığı söz ve anlam.Sanatlarıyla dolu bağlaçlarla uzayıp giden cümlelerle örülmüş,güç anlaşılır bir nesirdir.
Nesirle Yazılmış Ünlü Eserler:
Kabusname:Mercimek Ahmet
Tazarruname:Sinan Paşa
Seyahatname:Evliya Çelebi
Keşfü'z-Zünün:Katip Çelebi
Naima Tarihi:Naima
Münşeat:Süslü nesir örneklerinden oluşan kitaplara denir.
|
DİVAN EDEBİYATI SANATÇILARI
13.yy'da Anadolu'da dini konularda yazan Sultan Velet Ahmet Fakih ve Şeyyad Hamza'yı görürüz.Bu yy'da din dışı konularda şiirler yazan ilk divan şairi olarak Hoca Dehhani’yi görürüz.
HOCA DEHHANİ
*13.yy da yaşamıştır.Horasan Türklerindendir.
*İran edebiyatı etkisiyle din dışı şiirler yazdı.
*Divan edebiyatının ilk şairi olarak kabul edilir.
*Şiirlerinin en önemli teması aşktır.
*Farsça bir Selçuk Sehnamesi yazdığı da söylenir.
SEYYİD NESİM (14.YY)
*14.yy'da tasavvuf alanında şiirler yazan Seyyid Nesim'i görürüz.
*Eserlerinde Azeri Türkçesini kullanmıştır.
*Dili oldukça sadedir.
*Şiirleri son derece liriktir
*Divanı vardır.Tuyuğları önemlidir.
AHMEDİ (14.YY)
*Din dışı şiirler yazmıştır.
*Şiirleri liriktir.
*İskendername adlı mesnevisi önemlidir.
Anadolu dışında Ali Şiir Nevai Anadolu da ise Ahmed Paşa, Necati Bey önemlidir. Süleyman Çelebi ise Vesiletün Necat isimli Mevlidini bu devirde yazmıştır.
ALİ ŞİR NEVAİ (1441-15019)
*Büyük bir devlet adamı ve büyük bir edebiyatçıdır.
*Türkçenin Farsça dan üstünlüğünü ortaya koymaya çalışmıştır.
*Muhakemet'ül Lügateyn adlı eserinde Türkçeyle Farsçayı karşılaştırarak Türkçenin daha üstün bir dil olduğunu söyler.
*Türk dil kurumunu kurmaya çalışmış ve bu amaçla şiirleri yazmıştır.
*Çağatay lehçesini kullanmıştı.
*5 Mesneviden meydana gelen hamse sahibidir.
*Düz yazıları da vardır.
*Eserleri:Mahzen'ül Esrar (Sırlar Hazinesi), İlk şairler tezkiresi olan Mecalisü'n-Nefais, Mizanül-Ezvan (Vezinlerin terazisi)
ŞEYHİ (1371-1431)
*Germiyanoğulları ve Osmanlı saraylarında bulunmuş devlet büyüklerine kasideler sunmuştur.
*Padişahtan aldığı tımarın verilmemesi üzerine HARNAME’yi yazmıştır.İkinci Murat'a sunduğu söylenir.
*Harname dışında hüsrev ile şirin adlı mesnevisi vardır.
16.yy
Osmanlı devletinin siysi ve edebi olarak zirvede bulunduğu bir dönemdir.Bir çok ünlü şair yetişmiştir.
FUZULİ (1495-1431)
*Divan edebiyatının en büyük şairidir. Kerbela'da yaşamıştır.Türbedarlık yapmış iyi bir eğitim görmüştür.
*Şiirlerin Azeri Türkçesi ile yazılmıştır, Dönemine göre dili sadedir.Gazel şairi olarak bilinir.
*Şiiri bir ilim işi olarak görür.İlimsiz şiiri temasız duvara benzetir.
*Şiirde tasavvuf önemlidir.
*Diğer önemli konu aşktır.
BAKİ (1521-1600)
*İyi bir Medrese eğitimi görmüş ve çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır.
*Şiirlerde tasavvufa yer vermiştir.
*Aşk,tabiat ve devrinin ihtişamı şiirlerinde yer alan başlıca konulardır.
*Gazel türünün tanınmış şairlerindendir
*Dili kullanmada başarılıdır.
*Ahenkli,akıcı,zevkli bir dili vardır.
*Söz sanatlarını başarıyla kullanır.
*Divanı var nesir türünde Fezail Mekke adlı eseri vardır.
*Divandaki kanuni mersiyesi önemlidir.
17.yy
Bu yüzyılın iki önemli şairi Nefi ve Nabi'dir.
NEFİ (1582-1636)
*Padişahlara ve ileri gelenlere yazdığı kasideleri ve hicivleriyle tanınır.
*Ölçüsüz birimidir.Övdüğünü göklere,kötülediğini yerin dibine sokar.
*Kasideleriyle tanınır.
*Dili süslü ve sanatlıdır.Dilini çok iyi kullanır.
*Hicivlerini sihamı kaza isimli eserinde toplar
NABİ (1642-1712)
*Şiir ile düşünceyi birleştiren şair olarak görülür.
*Şiirlerde hikametli sözlere atasöleri yer verilmiştir.
*Dili akıcıdır.
*Şiirlerde toplanan düzensizlikleri hayatın kişiyi kötülüklere götüren yönlerini göstermeye çalışmıştır.
*Hayriye,Hayrabat adlı iki didaktik mesnevisinin yanında Tüfetü,Haremyn ve Minşeat adlı kitapları da vardır.
18.yy
Divan edebiyatının son yy dır.Bu yy'dan sonra büyük divan şairleri yetişmiştir.
NEDİM (1681-1730)
*Lale devrini yaşamış ve şiirlerinde yansıtmıştır.
*Şiirlerdeki zevk,sefa,eğlence,nükte,musiki bir aradadır.
*Şiirdeki inceliğe büyük önem verilir.
*Divan edebiyatının kuralları dışına çıkmıştır.Kendine özgü bir dil oluşturmuştur.
*Edebiyatımızda mahalleleşme cereyanı Nedim'le başlamıştır.
*İstanbul Türkçesini şiire getirmiştir.
*Şiirde İstanbul’un Mesire yerlerini anlatır.
*Dini konulara hiç yer vermemiştir.
*Dili açık,yalın,ahenklidir
*Şarkı türünün önemli bir ismidir.
*Gazelleriyle ünlüdür divanı vardır.
*Divanda hece vezniyle yazılmış bir de türkü vardır.
ŞEYH GALİP (1757-1799)
*Divan edebiyatının son büyük şairidir.
*Süslü ve çeşitli söz sanatları ile yüklü,ağır bir dili vardır.
*Sebk-i Hindi adı verilen üslubun edebiyatımızdaki temsilcisidir.
*Düşünce ve tasvirlerdeki örülü yoğun bir hayal gücü vardır.
*Şiirlerinde musiki önemlidir.
*Eserleri:Divan ve Hüsni adlı iki aşk eseri vardır
BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI
Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı:
Tanzimat ve ondan sonra gelen yeniliklerle edebi ve fikir hayatımız , Batı ile tanıştı.1860 yılında Tercüman-ı Ahval gazetesi yayımlanmaya başlanır, ki bu aynı zamanda Tanzimat edebiyatının da başlangıcıdır. Bu dönemde edebiyatımızda birçok yenilik olmuştur.Bunlar :
1)ROMAN - HİKAYE
Türk edebiyatı romanla ilk defa Yusuf Kamil Paşa'nın Fenelon'den çevirdiği Telemaque (telemak)tercümesiyle karşılaşır.İlk yerli roman ise 1872 yılında Şemsettin Sami tarafından "Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat"tır. İlk hikaye ise Ahmet Mithat Efendi'nin "Letaif-i Rivayet" isimli eseridir.
2)TİYATRO
Yayınlanan ilk tiyatro eseri Şinasi’nin yazdığı Şair Evlenmesi’dir. İki perdelik bir piyestir. Bu eserde görücü usulüyle evlenmeyi yerer. Şinasi eseri yazarken meddah geleneğinden yararlanmıştır.
GELENEKSEL TÜRK TİYATROSU
A)KARAGÖZ
*Bir kukla oyunudur, eğlendirme amacı taşır.
*Oyunun bel kemiğini Karagöz adlı cahil biriyle , Hacivat adlı bilgili geçinen biri arasındaki diyaloga dayanır.
*Klişeleşmiş bölümleri vardır.
*Kuklayı oynatan kişi , konuşmaları tek başına yapar.
B)ORTAOYUNU
*Şehir meydanlarında ya da kendileri için hazırlanan yerlerde Pişekar ,Kavuklu ,Zenne gibi sabit tiplerle oynanan güldürü amaçlı seyirlik oyundur.
*Oyunun bel kemiğini şive taklitleri oluşturur.
*Metinsiz ,suflörsüz bir oyundur.
C)MEDDAH
*Tek kişilik bir oyundur.yüksekçe bir yere çıkan meddah ,değişik şivelerle konuşarak anlattığı bir olayla güldürü oluşturur.
3)GAZETE
*İlk defa gazete 1831 yılında çıkarılan Takvim-i Vekayi'dir.bu resmi bir gazetedir.
*Ceride-i Havadis yarı resmi bir gazete olup 1840'ta İngiliz William Churchill tarafından çıkarılmıştır.
*1860'ta Agah efendi ile Şinasi ‘nin birlikte çıkardıkları Tercüman-ı Ahval'dir. Bu Türklerin çıkardığı ilk sivil gazetedir.
*1862 de Şinasi Tasvir-i efkar gazetesini tek başına çıkarır.Bir müddet sonra Namık Kemal tarafından yönetilmeye başlanır.
*Bu gazetelerin dışında Muhbir (1866),Hürriyet (1867),Basiret (1869),İbret (1871) gibi gazeteler de çıkarılmıştır.
TANZİMAT EDEBİYATININ BİRİNCİ DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ
*Sanat toplum içindir görüşü benimsenmiştir ve bu doğrultuda eserler verilmiştir.
*Dilde sadeleşmeyi ,ölçüde heceyi savundular; ama uygulamadılar.
*Fransız edebiyatından etkilendiler(veremli olma , hastalıklı oluş,duygusallık)
*Divan edebiyatını eleştirdiler.Halk edebiyatını savundular ama uygulamadılar.
*Şiirde estetik güzellik değil içerik ön plana çıkmıştır.
*Edebiyatı fikirlerini aktarmak için bir araç olarak görürler.
*Önceki şiirimizde bulunmayan vatan ,millet hak, hukuk ,hürriyet ve meşrutiyet gibi kavramları şiire taşımışlardır.
*Eski nazım şekilleriyle yeni kavram ve duyguları işlemişlerdir.
*Tiyatro,roman,hikaye,makale ve eleştiri gibi yazı türleri bu dönemde edebiyatımıza girmiştir.
*Noktalama işaretleri ilk defa bu dönemde kullanılmıştır.
*Bu dönem sanatçıları ,edebiyatın yanında siyasetle de ilgilenmiştir.
BU DÖNEM ROMANININ ÖZELLİKLERİ
*Roman tekniği bakımından zayıftır.
*Uzun tasvirlere ve beklenmedik tesadüflere yer verilir.
*Zaman zaman romanın akışı durdurularak okuyucuya bilgi verilir.
*Romanlarda ,cariyelik kurumunun kötülüğü ve yanlış batılılaşma işlenmiştir.
*Kişiler tek yanlı ele alınır,iyiler ödüllendirilir ve kötüler cezalandırılır.
*Konular günlük hayattan ve tarihten alınır.
BİRİNCİ DÖNEM SANATÇILARI
ŞİNASİ (1826_1871)
*Yeniliğin öncüsüdür.
*Tercüman-ı ahval ve Tasvir-i Efkar gazetelerini çıkarmıştır.
*İlk makaleyi yazmıştır.(Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi)
*Şiirlerinde konu birliğine ve bütün güzelliğine önem vermiştir.
*Kısa cümleli, yeni görüşlere örgülü bir nesir yapısı meydana getirmiştir.
*Düşüncelerini yalın ve açık bir anlatımla söyler.
*Konuşma dilini, yazı dili haline getirmeye çalışmıştır.
*Şiirlerinde aruz ölçüsü kullanmıştır.
*Noktalama işaretlerini ilk defa kullanmıştır.
Eserleri :La Fonteine’ den fablları tercüme etmiştir.Tercümelerini Tercüme-i Manzume isimli eserlerine toplamıştır.
Atasözlerini derlediği : Durub-u Emsal'i Osmaniye
Şiirleri :Müntebat-ı Eş'ar, Divan-ı Şinasi
Batılı anlamda ilk tiyatro : "Şair Evlenmesi"dir
ZİYA PAŞA (1829_1880)
*Doğu kültürüyle yetişmiş, sonradan Batı'ya yönelmiştir.
*Fikirleriyle yenilikçidir, şiirlerini divan şiiri üslubuyla yazmıştır.
*Edebi yönüyle eskiye bağlıdır.
*Şiir ve İnşa isimli makalesinde halk şiirinin bizim gerçek şiirimiz olduğunu ,yazı dilimizin halkın konuşma dili temel almasını savunur.
*Sade dil savunur,fakat Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalarla yüklü bir dil kullanılmıştır.
*Harabat isimli divan şiiri antolojisinde Şiir ve İnşa makalesindeki fikirlerinin tam tersini söyler.
*Terci-i Bent ve Terkib-i Bentleriyle ünlüdür.
*Atasözü haline gelmiş veciz sözleri de vardır.
Eserleri: Eşar-i Ziya, Külliyat-ı Ziya
Zafername:Hiciv türünde kasideleri vardır. (Ali paşayı yermek için yazmıştır.)
Defter-i Amal :Hatıra türü yazılarını toplar.
Rüya :Nesir olarak yazılmıştır.
NAMIK KEMAL (1840_1888)
*Vatan şairi olarak tanınır.
*Vatan, millet, hürriyet ve adalet konularını işlemiştir.
*Mecazlardan, manzumlardan arınmış bir şiir dili vardır.
*Bütün edebiyat türlerinde eser vermiştir.
*Tiyatro ona göre bir eğlence değil edebi bir okuldur
*Tiyatro ile ilgili görüşlerini Celalettin Harzemşah isimli yapıtının önsözünde açıklamıştır.
Eserleri:
Tiyatroları : Vatan Yahut Silistre, Akif Bey, Zavallı Çocuk, Gülnihal, Kara Bela, Celalettin Harzemşah ve Tahrib-i Harabat
Tarih alanında ve İslam dini ile ilgili eserler olarak : Renan Mudafanamesi , Kanije Kalesi ve Osmanlı tarihi
Biyografileri de vardır.
İlk edebi roman yazmıştır. İntibah eser Son Pişmanlık adıyla Magosa da yazılmıştır.Eserin diğer bir adıda Sergüzeşt-i Ali Bey'dir.
İlk tarihi roman yazarıdır.Cezmi tarihi bir olayı anlatır.II.Selim zamanında İranlılarla yapılan bir savaşın anlatıldığı romanda roman kahramanı Cezmi vatansever bir askerdir.Romanda onun başından geçen olaylar anlatılır.
ŞEMSETTİN SAMİ (1850_1904)
*İlk roman yazarıdır.Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat.Romanda kölelik ve cariyelik konusunu ele almıştır.
*Kamus-ı Türki isimli sözlük yazarıdır.bu sözlüklerin yanında Kamus-ı alem , Kamus-ı Fransevi isimli sözlüklerin de yazarıdır.
Victor Hugo'nun sefillerini çavirmiştir.
Robenson Cruzoe'u da tercüme etmiştir.
AHMET MİTHAT EFENDİ (1844_1912)
*Asıl gayesi halkı yetiştirmek ve bilgilendirmektir.
*Edebiyat, tarih, coğrafya, ziraat ve iktisat alanında otuz altısı roman olmak üzere iki yüze yakın eser vardır.
*Bazı tiyatro denemeleri yapmışsa da pek başarılı olamamıştır.
*Dili sade ve düzgündür.
*Halka okuma zevkini aşılamıştır.
*Romanları teknik yönden kusurludur.
*Romanın akışını keserek uzun uzun açıklamalar yapar, bilgi verir.
Eserleri: Bazı romanları: Felatun Bey'le Rakım Efendi, Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Yeniçeriler, Paris'te Bir Türk Kızı
Hikaye türünün ilk örneği sayılan "Letaif-i Rivayat" isimli hikaye kitabıdır.
AHMET VEFİK PAŞA (1823_1891)
*Milliyetçilik ve Türkçülük fikirlerinin savunucusudur.
*Tiyatro alanındaki çalışmaları ile ünlüdür.
*Halkı tiyatroya alıştırmıştır.Bunun içinde Bursa da bir tiyatro yaptırmıştır.
*Tarih ve dil sahasında önemli eseri Lehçe-i Osmani
*Seçere-i Türki adlı eseri Osmanlıcaya çevirmiştir.
*Tarih eserleri: Fezleke-i Tarih-i Osmani, Hikmet-i Tarih,
*Moliere'nın hemen hemen bütün eserlerini tercüme etmiştir.
TANZİMAT EDEBİYATININ
2. DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ
*Sanat sanat içindir anlayışıyla eserler vermiştir.
*Dil ağırdır.
*Batı edebiyatının savunmuşlardır.Batı edebiyatı örneklerini başarıyla ortaya koymuşlardır.
*Romanda realizmin tesiri şiirde ise romantizmin tesiri görülür.
*Kölelik, cariyelik ve yanlış Batılılaşma bu dönem romanlarında işlenen konulardır.
*Bu dönem sanatçıları siyaset ve toplum sorunları ile ilgilenmemişler, yalnızca edebiyatla ilgilenmişlerdir.
*Bu dönem sanatçıları: Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Nabızade Nazım, Sami Paşazade Sezai, Muallim Naci
2.DÖNEM SANATÇILARI
RECAİZADE MAHMUT EKREM
(1847-1914)
*Şiir, roman, hikaye, eleştiri, edebi bilgiler ve tiyatro türünde eserler vermiştir.
*Şiirlerinde hüzün ve elem vardır.
*Hüzünlü duygular, ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, solgun güller, küçük kuşlar şiirinde işlediği konulardır.
*Şiirde kulak için kafiye görüşünü savunur.
*Şiir alanında fazla başarılı değildir,nesirde başarılıdır.
Eserleri:
İlk realist roman yazarıdır: "Araba Sevdası" isimli bu eserde bilgisizce batıyı taklit eden Bihruz Bey'in ne hallere düştüğü anlatılır. Yer yer realist çizgilerle ve ince bir eleştiriye böyle insanlar göz önünde serilir.
Şiirleri: Nağme-i Seher, Yadigar-ı Şebap, Zemzeme bir diğer eseri de oğlu Nihat için yazdığı şiirlerini ve nesirlerini de topladığı "Pejmürde"dir.
*Not: Zemzeme isimli şiir kitabına karşı Muallim Naci Demdeme adlı kitabında yazmıştır.
Tiyatroları; Afife Anjelik, Vuslat, Atala ve Çok Bilen Çok Yanılır.
Hikaye :Muhsin Bey ve Şemsa
Eleştiri :Takdir-i Elhan
Edebi bilgiler:Talim-i Edebiyat
Ayrıca birçok romantik Fransız şairinin şiirlerini Türkçeye çevirmiştir.
ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852_1937)
*Divan şiirini sona erdiren sanatçıdır.
*Batı şiirindeki yenilikleri Türk şiirine uygulamıştır.
*Divan şiirinin nazım şekilleriyle kafiye düzenini kullanmamıştır.
*Romantizmin etkisindedir.
*Şiirinde taşkınlık ve yücelik ,söyleyişte tezat onun şiirinin en büyük özelliğidir.
*Tezat sanatını çok kullanmıştır.Tezatlar şairidir.
*Şiirlerinde ve tiyatrolarında tarihi konular önemli yer tutar.
*Hayat, tabiat, ölüm ve insanlık gibi konuları işlemiştir. Ölüm şiir estetiğini oluşturur.
*Önemli şiirleri: Makber, Sahra, Belde, Baladan Bir Ses, Garam, Ölü, Hacle
*Tiyatroları oynamak için değil,okunmak içindir.
*Tiyatrolarında insanların yanında ölüler, ruhlar ve hayaletler de yer alır.
*Tiyatrolarında Milli, İslam Tarihi ile ilgili egzotik konuları işlemiştir.
*Bazı tiyatrolarında Shakespeare'nin etkileri görülür. Dram türünde eserler vermiştir.
*Tiyatroları manzum ve düzyazı şeklindedir.
*Şair-i Azam olarak bilinir.
Eserleri: Macera-yı Aşk, Tarık, Finten, Liberte, Hakan, Tezer, Nesteren
SAMİ PAŞAZADE SEZAİ (1860_1936)
*Batı edebiyatında yazdığı hikayeleri tanınır.
*Hikayelerinde Fransız realistlerinden izler vardır.
Eserleri: Sergüzeşt(roman); Dilber adındaki esir kızın çalıştığı evin oğluyla aralarında doğan mutsuz aşkı ve acı sonu anlatır. Romanda realizm ve romantizm kendini hissettirir. Gözlemlerden dolayı realist yönü ağır basar.
İclal: Bu kitapta yeğeni İclal'in ölümü üzerine yazdığı mensur şiirlerini bazı düzyazılarını ve hatıralarını anlatır.
*Şir (Piyestir.)
NABIZADE NAZIM (1862-1893)
*Realizm ve naturalizm öncüsüdür.
*Roman ve hikayeleri ile tanınmıştır.
*Karabibik (ilk köy romanı kabul edilir.) öyküden uzun, roman kısadır.
*Kahramanlarını yöresel şiveleriyle konuşturur.
*Gözlem önemli bir tutar.
*Yazar , tasvir ve tahlilinde son derece başarılıdır.
MUALLİM NACİ (1850-1893)
*Eski edebiyat taraftarlarının lideri durumundadır.
*Eski şiirin temsilcisi olarak ün yapmasına rağmen Batılı şiir tarzında da başarılı örnekler vermiştir.
*Dili sadedir, dili kullanmada başarılıdır.
*İlk köy şiiri yazarıdır.
*Eserleri: Şiirleri: Ateş-Pare, Şerare, Sümbüle ve Fürüzandır.
Recaizade'nin Zemzemelerine karşılık Demdemesi vardır.
Edebi bilgiler: Islahat-ı edebiye
Lugat: Lugat-ı Naci
SERVET- İ FÜNÛN EDEBİYATI
(EDEBİYAT- I CEDÎDE)
Servet-i Fünun edebiyatı 1896-1901 yılları arasında filizlenen ve biten bir edebiyattır.Yaşça da birbirine yakın kişiler,ortak bir duyarlılıkla ve üslupta birleşirler.Recaizade Mahmut Ekrem'in çabasıyla bu gençler Servet-i Fünun dergisi çevresinde toplanmıştır.Dergi, Hüseyin Cahit'in P.Lacombe adlı Fransız yazarından çevirdiği edebiyat ve hukuk yazısında 1789 Fransız devriminin sözü geçmesi nedeniyle kapatılıncaya kadar bu edebiyatın sözcülüğünü yapmayı sürdürür.Derginin kapatılması Servet-i Fünun edebiyatında bitişidir.
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ
*Tanzimat dönemimdeki kanun, hak, adalet, gibi kavramlar bu dönemde terk edildi.
*Aşk, üzüntü, tabiat güzellikleri, karamsarlık, şahsi hayaller ve melankoli konularını işler.
*Fransız edebiyatını örnek aldılar,edebiyat Avrupai bir nitelik kazandı.
*Dil ağır ve süslüdür.
*Şiirde aruz veznini kullanmışlardır.
*Nazmı nesre yaklaştırmıştır.
*Beyit bütünlüğü yerine konu bütünlüğü sağlanmıştır.
*Şiirin konusunu genişletmişlerdir.
*Kafiye kulak içindir, görüşünü savunmuşlardır.
*Hikaye ve romanda başarılı örnekler verilirken tiyatroda gerileme olmuştur.
*Bu dönem sanatçıları toplumdan kopuktur. Oluşturulan edebiyata salon edebiyatı denir.
*Şiirde biçim yeniliğine gidilmiş ve batı şiirinden alınmış sone, terza-rima gibi yeni biçimler kullanılmıştır.
*Bu dönem eserlerinde olaylar İstanbul dışına taşmaz, içinde gerçekleşir.
DÜZYAZI
*Düzyazı en başarılı türler roman ve öyküdür.
*Roman tekniği gelişir. Okuru eğitme tutumundan vazgeçilir. Yazar ortada değildir, kişiler, kendi dilleri ve dünya görüşleriyle yaşarlar.
*Roman ve öykü konuları hayalden değil,gözlem olanakları içine giren yaşamdan alır.
*Roman ve öyküde ruh çözümlemelerine önem verilir; böylece edebiyatımız insana doğru bir gelişme kazandırır.
*Yazar gözlemini ve yarattığı yaşamları İstanbul'la sınırlı tutar.
*Kahramanlar okumuş, seçkin, sanatsever, alafranga ve rahat kişilerdir.
*Edebiyat tarihi ve felsefe alanında hiçbir çalışma yoktur.
BATI EDEBİYATINDAN ALINAN NAZIM ŞEKİLLERİ
SONE
*Genel olarak kısa şiir, türkü demektir.
*İki dörtlük ve iki üçlükten oluşan ,özel bir uyak düzeni olan nazım şeklidir.
*Tevfik Fikret ve Canap Şahabettin bu türün örnekleridir.
*Kafiye örgüsü :abab,abba,ccd,eed
TERZA-RİMA
*Üçlü kıtalardan oluşan ve en sonu tek dizeye bağlanan bir nazım şeklidir.
*İtalyan edebiyatında mahsustur.
*Kafiye örgüsü:aba,bcb,cdc,d
SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI SANATÇILARI
TEVFİK FİKRET (1867-1915)
*Şiirlerinde ferdi konuları işlemiştir.
*Servet-i Fünun dergisi dışında yazdıkları şiirlerinde toplumsal konuları işlemiştir.
*Ferdiyetçilikten toplumculuğa kayan bir sanat anlayışı vardır.
*Toplum için sanat anlayışıyla yazdığı şiirlerinde, hürriyet ve medeniyet temalarını işlemiştir.
*Aruzu Türkçeye başarıyla uygulamıştır.
*Serbest müstezatı geliştirmiş, sone ve terza rimayı yakınlaşmıtır.
*Şiirde dil ve ahenge büyük önem verir.
*Şekil yönüyle parnasizmin tesirindedir.
*Süslü, sanatlı, ağır bir dili vardır.
Eserleri: Doksanbeşe Doğru, Tarih-i Kadim, Haluk'un Defteri, Şermin, Rübabın Cevabı'dır.
*NOT: "Şermin" isimli şiir kitabındaki şiirlerini hece vezniyle yazmıştır. Bu şiirlerin hepsi çocuk şiirleridir.
CENAP ŞAHABETTİN (1870-1934)
*Asıl mesleği doktorluktur.
*Fransız sembolistlerin etkisindedir.
*Şiirde ahenk oluşturmaya çalışır,kelimeleri müzikal değerlerine göre seçer.
*Dili süslü ve ağırdır.Bolca sıfat tamlaması kullanır.
*Serbest müstezatı kullanmıştır.Bir şiirde birden fazla vezin kullanır.
*Sanat sanat içindir.görüşünü benimser.
*Aşk ve tabiat temalarını işler.
*Şiirlerinde iç dünyayla dış dünyayı birleştirip bir kompozisyon halinde sunar.
*Düz yazıları çok ünlüdür.
Eserleri:Şiirlerini kitap halinde bastıramamıştır.Ancak askeri tıbbıyedeyken yazdığı şiirlerini Tamat adlı şiir kitabında toplamıştır.
Gezi türü : Hac yolunda, Avrupa Mektupları ve Suriye Mektupları
Diğer Nesir Eserleri: Nesr-i Harp, Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Sulh'tur.
Yalan ve körebe de tiyatrolarıdır.
Tiryaki sözler adlı eserinde vecizeleri vardır.
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1867-1945)
*Avrupai anlamda ilk roman yazarıdır.
*Eserlerinde realizmin tesiri vardır.
*Süslü, sanatlı ,ağır bir dili vardır; fakat dili başarıyla kullanır.
*Alışılmıştan farklı bir cümle düzeni vardır.
*Kahramanlarını aydın kişilerden oluşur.Bunları yaşadıkları çevreye uygun olarak anlatır.
*Romanlarında olaylar yalnız İstanbul da geçerken, hikayelerinde Anadolu ve köylerde geçer.
Eserleri:Romanları: Nemide, Bir Ölünün Defteri, Ferdi ve Şürekasu, Mai ve Siyah, Kırık Hayatlar
Hikayeleri :İzmir Hikayeleri, Aşka Dair, Onu Beklerken, Kadın Pençesi
Hatıra:Kır Yıl ,Saray ve Ötesi
MEHMET RAUF (1875-1931)
*Roman, hikaye ve tiyatro türünde eserler vermiştir.
*Romantik duyguları, hayalleri ve aşkları işlemiştir.
*Eserlerinde sosyal hayata pek yer vermemiştir.
*Psikolojik tahlillere büyük önem verir.Ruh tahlillerinde de başarılıdır.
*İlk psikolojik roman yazarıdır. Eylül isimli eserinde yasak aşkı konu alır. Romanın şahıs kadrosu dardır.
Eserleri: Eylül, Genç Kız Kalbi, Son Yıldız, Define, Kan Damlası
HÜSEYİH CAHİT YALÇIN (1874-1957)
*Hikaye ve romanlarında gözleme yer veren tasvir ve tahlillerde derinleşmeyen gerçekçi bir yazardır.
*Dili sade ,anlatımı özenti ve süsten uzaktır.
*Eski edebiyata karşı batı edebiyatını savunur.
*Hikaye, roman, eleştiri yazarı ve gazeteci olarak bilinir.
Eserleri:
Hikayeleri: Hayat-ı Muhayyel, Niçin Aldatırmış?, Hayat-ı Hakikiye Sahneleri
Romanları: Nadide, Hayal içinde
Anıları : Edebi Hatıralar, Malta Adasında, Meşrutiyet Hatıraları
Servet-i Fünun döneminde yazdığı eleştirilerini de kavgalarım adlı eserinde toplamıştır.
TOPLULUK DIŞINDAKİ SANATÇILAR
HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR (1864-1944)
*Naturalizm'in temsilcisidir.
*Ahmet Mithat geleneğini sürdürür.
*Dili sadedir.
*Kahramanlarını çevrelerinin diliyle konuşturur.
*Eserlerinde taklitlere yer verir.
*İstanbul'un iç mahallelerindeki hayat tarzını hikaye ve romanlarında karikatürize eder. Bu yönüyle sokağı edebiyata getiren sanatçı kabul edilir.
*Gözleme ve çevre tasvirine büyük önem verir.
*Romanlarında sosyal tenkide yer verir.
*Romanları teknik yönde kusurludur.
*Romanlarında gereksiz bilgiler verir.
*Romanın akışını keserek araya girer.
Eserleri: Şık, Şıp Sevdi, Mürebbiye, Metres, Tesadüf Ben Deli Miyim?, Nimetşinas, Kuyruklu Yıldız Altında İzdivaç
MEHMET AKİF ERSOY (1873-1936)
*Kaynağı İslam dini olan ,imani şiirleri ve manzum hikayeleri ile tanınır.
*Türk şiirine gerçek realizmi getirmiştir.
*Aruzu Türkçeye büyük bir ustalıkla uygular.
*Nazım nesre yaklaşmıştır.
*Dini lirizm şiirinin özelliğidir.
*Gözlem önemlidir. Eserlerinde canlı tablolar çizer, şiirinin konularını günlük olaylardan alır.
*Eserleri: Tüm şiirlerini Safahat adlı kitapta toplamıştır
Safahat, Süleymaniye Kürsüsünden, Hatıralar, Asım, Gölgelerdir.
AHMET RASİM (1864-1932)
*Şiir, öykü, okul kitapları, tarih ve bilim konularında eserler yazmıştır.
*Renkli ,canlı bir anlatımı vardır.
*Eserlerinde İstanbul'u özellikle de Beyoğlu'nu anlatmıştır.
*Kısa ve canlı bir cümle yapısı vardır.
*Yazılarını dönemimdeki bütün yayın organlarına göndermiştir.
*Eserleri: Geceleri,Ömr-i Edebi, Şehir Mektupları, Eşkal-i Zaman, Gülüp Ağladıklarım, Falaka, Ramazan Sohbetleri
FECR- İ ÂTİ DÖNEMİ EDEBİYATI
Edebiyat-ı Cedide'ye tepki olarak doğmuştur. Fecr-i Aticiler, 24 Şubatta 1909 da sanat anlayışlarını, amaç ve ilkelerini bir bildiriyle açıklamışlardır. Fecr-i Ati geleceğin tanı anlamına gelir. Topluluğun sanat anlayışı şu ilkede odaklaşır:
"Sanat kişisel ve saygındır."
Amaçlarını ise şöyle özetlediler:
*Dilin yazının, edebiyatın ve bilimin gelişmesine çalışmak.
*Topluluk üyelerinin yapıtlarını içeren bir kitaplık kurmak
*Yetenekli sanatçıları bir araya getirmek
*Batının önemli eserlerini çevirmek
*Herkese açık toplantılar düzenleyerek halkın edebiyat ve sanat konularındaki bilgileri artırmak
*Batıdaki benzer kurum ve kuruluşlarla ilişki kurarak ülkemizin yazınsal ürünlerini batıya, batının ürünlerini de doğuya tanıtmak
FECR-İ ÂTİ EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ
*Örnek olarak Fransız edebiyatını aldılar.
*Eserlerinde aşk ve tabiat konusunu işler.
*Duygulu ve romantik bir aşkı dile getirdiler.
*Gerçekten uzak tabiat tasvirleri yaptılar.
*Fransız sembolistlerinden etkilendiler.
*Şiirlerinde aruz veznini kullandılar.
*Serbest müstezatı geliştirerek kullanmaya devam ettiler.
*Ağır bir dil kullandılar. Dil Arapça,Farsça kelime ve tamlamalarla yüklüdür.
*Herhangi bir yenilik getirememişlerdir. Servet-i Fünun edebiyatının devamından öteye gidememişlerdir.
*Fecr-i Ati topluluğu, Refik Halit Karay ,Ali Canip Yöntem, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Haşim, Celal Sahir gibi sanatçılardan oluşur.
AHMET HAŞİM (1884-1933)
*Topluluğun en önemli şairidir.
*Topluluk dağıldıktan sonra sanat hayatını bağımsız olarak sürdürmüştür.
*Piyale adlı şiir kitabının önsözünde şiir hakkındaki düşüncelerini Şiir hakkında bazı mülazahalar başlığı altında toplamıştır.Şiir hakkındaki görüşleri:
Şiir duyulmak,hissedilmek için yazılmıştır.
Şiirde musiki anlamdan önce gelmelidir. Şiirde anlam aranmaz.
Şiirin dili musiki ile söz arasındadır, sözden ziyade musikiye yakındır.
*Şiirlerinde dış dünyayı kendi iç dünyasıyla birleştirir ve iç dünyasında, ruhunda aldığı şekillerle yansıtır.
*Şiirin kaynağı Haşim'e göre şuuraltıdır.
*Sembolizmin en önemli temsilcisidir.
*"Sanat sanat içindir" görüşüne bağlıdır.
*Şiirlerinde tabiat ile ilgili kavramlar, akşam, gurup, şafak, mehtap, gece, çöller gibi kavramları bolca kullanır.
*Hece veznini köylü vezni olarak nitelendirir.
*Dili süslü ve sanatlıdır.Serbest müstezatı bolca kullanır.
Eserleri:
Şiirleri: Göl Saatleri ,Piyale
Nesirleri: Gurabahane-i Laklakan ,Bize Göre
*NOT: Düz yazılarında açık anlaşılır,yalın bir anlatımı benimsemiş fıkra ve denemeler yazmıştır.
REFİK HALİT KARAY (1888-1965)
*Edebi hayata çeşitli gazetelerdeki yazıları ve fıkralarıyla başlayan Refik Halit Fecr-i Ati edebiyatının sonra milli edebiyat akımı içinde yer almıştır.
*İlk yazılarında günlük hayatı dile getirmiş,hayatın gülünç yanlarını karikatürize etmiştir.
*Sosyal hayattaki çarpıklıkları nükteli bir şekilde anlatır.
*Eserlerinde mizah,eleştiri ve hiciv önemli yer tutar.
*Şahısları kendi sosyal çevreleri içinde yer alır.
*Çok iyi bir gözlemcidir.Olayları ve karakterleri en ince ayrıntılara kadar inceler.
ESERLERİ:
Hikayeleri: Memleket hikayeleri,Gurbet hikayeleri
Romanları : Sürgün, Nilgün, Çete, Bugünün Saraylısı, Kadınlar Tekkesi, Anahtar
MİLLİ EDEBİYAT
Milli edebiyatı 1911'de Selanik'te çıkarılamaya başlanan genç kalemler dergisi etrafında toplanan genç sanatçılar oluşturur. Bu yıllarda devlet siyasi yönden çöküntü içindedir. Bu dönemde memleketi kurtarmak için ortaya çıkmış olan Osmanlıcılık, İslamcılık ve Türkçülük ideolojilerinden Türkçülük fikrini seçerek bunun savunuculuğunu yapar. Bundan sonra İstanbul'da birbirini izleyen milliyetçi derneklerle Türk derneği, Türk yurdu, Türk Ocağı adını taşıyan dergiler bu akımın kültür ve edebiyat alanlarında birer yayın organı oldular.
MİLLİ EDEBİYATIN ÖZELLİKLERİ
*Dilde sadeleşme fikrini savunmuşlardır ve bunu eserlerinde uygulamışlardır.
*Dil konusunda şu görüşleri savunmuşlardır:
Türkçe karşılıkları olan Arapça, Farsça kelime ve tamlamaların kullanılmasına karşı çıkmışlardır.
Yazı dilinde "İstanbul Türkçesi"nin esas alınmasını ileri sürmüşlerdir.
*Milli konulara yönelmişlerdir. Eserlerinde savaşların insanlarımız üzerindeki etkisi ve çöküntüsünü işlemişlerdir. Yerli ve milli konularda yer vererek Anadolu insanının hayatını yansıtmışlardır.
*Halk şiirinin nazım şekillerini kullanarak, gerçek şiirimizin halk şiiri, milli veznimizin hece vezni olduğunu ileri sürmüşlerdir.
*Milli edebiyata yer yer şahsi konular işlense de hamaset yüklü bir edebiyattır.
*Romanda ve öyküde teknik gelişmiştir.
*Milli edebiyatın hikaye ne nesir alanındaki ilk yazarı Ömer Seyfettin'dir.
*Mili edebiyata manzumelerini ve düşünceleriyle yön veren Ziya Gökalp'tir.
*Tarih ve edebiyat tarihi alanındaki temsilcisi Fuat Köprülü'dür.
*Bu okulun başlıca temsilcileri Ömer Seyfettin, Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Reşat Nuri Güntekin, Falih Rıfkı Atay, Refik Halit Karay, Halide Edip Adıvar, Kemalettin Kamu
MİLLİ EDEBİYATIN SANATÇILARI
ZİYA GÖKALP (1876-1924)
*Türkçülük akımını sistemleştiren ve eserlerinde işleyen bir sanatçıdır
*Türk milliyetçiliğini sınırlarını belirleyerek milli edebiyatın fikri temellerini oluşturmuştur.
*Türkçülüğü dil,edebiyat,din,iktisat,siyaset ve güzel sanatlar alanındadır.
*Edebiyatı görüşlerini yaymak için bir araç olarak gördü
*Dili sadedir,süsten uzaktır.
*Türk dilinin milli temeller üzerinde geliştirilmesi konusunda büyük çaba sarf etmiştir.Türkçe karşılıkları olan Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamaları atılmasını,halk diline yerleşmiş olanlarında Türkçeleşmiş Türkçe kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
*Milli veznimizin hece vezne olduğunu söyler.
Eserler:Şiir kitabları:Kızıl Elma,Yeni Hayat,Altın Işık
Nesirleri:Türk Töresi,Türkçülüğün Esasları,Türkleşmek Muasırlaşmak İslamlaşmak, Malta Mektupları, Türk Medeniyeti
ÖMER SEYFETTİN (1884-1920)
*Son devir Türk hikayeciliğinin en büyük yazarlarından biri ve yeni lisan hareketinin savunucularındandır.
*Selanik'te çıkan genç kalemler dergisinde yeni lisan makalesinde Servet-i Fünun edebiyatının ağdalı, katışık diline karşı arı, sade halk dilini savundu.
*Klasik öykünün edebiyatımızdaki ilk temsilcisi oldu.
*Hikayelerinin konularını gündelik yaşamdan , çocukluk ve askerlik anılarından, tarihten, halk fıkralarından, menkıbe ve efsanelerden alır.
*Hikayelerinin bazılarında sosyal hayattaki gülünçlükleri karikatürize eder.
*Hikayeleri realisttir.
*Bazı hikayelerinde Balkanlarda çekilen sıkıntıları ve acıları işlemiştir.
*Dili sade ve süsten uzaktır.
ESERLERİ:
İlk Düşen Ak, Yüksek Ökçeler, Bomba, Diyet, Gizli Mabet, Asilzadeler, Bahar ve Kelebekler, Beyaz Lale, Kaşağı, Yalnız Efe, Nadan, Harem, Falaka
*NOT: Efruz Bey adlı bir romanı da vardır.
MEHMET EMİN YURDAKUL (1869-1944)
*Şiir yazmaya Servet-i Fünun döneminde başlamıştır.
*İlk şiiri cenge giderken büyük ilgi toplamış ve bu şiirle Mili edebiyatın öncüsü olmuştur.
*Şiirlerinde konularını,toplum dertlerinden, sosyal epik hayat sahnelerinden almış, uyarıcı ve öğretici şiirler yazmıştır.
*Şiirlerinde sade bir dil ve hece ölçüsü kullanmıştır.
*Şiirlerinde hece sayısı çok olan ölçüler kullanmış böylece söyleyişte şiiri nesre yaklaştırmıştır.
Panaroma, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom Gomore, Ankara, Bir Sürgün.
REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1892-1996)
*Şöhretini çalıkuşu romanıyla kazanan Reşat Nuri milli edebiyat akımından etkilenen sanatçılardandır.
*Eserlerinde yanlış Batılılaşma anlayışını, batıl inanışları yurdun çeşitli yerlerinde hayat sahneleri işlemiştir.
*Eserlerinde Anadolu'nun yerli hayatını ve kişilerini başarılı bir şekilde yansıtmıştır.
*Romanlarında güçlü bir gözlemciliğe dayanan realizm ve canlı bir üslup vardır.
*Kahramanlarını genellikle tek boyutludur.Ruh tahlillerinde başarılı eserlerine konuşma dili hakimdir.
*Roman, hikaye ve gezi yazısı türlerinde eserleri vardır.
ESERLERİ:
Romanları: Çalıkuşu, Dudaktan Kalbe, Gizli El, Acımak, Eski Hastalık,Yaprak Dökümü , Akşam Güneşi, Damga, Bir Kadın Düşmanı
Hikayeleri: Tanrı Misafiri, Sönmüş Yıldızlar, Eski Ahbap, Boyunduruk
Tiyatroları: Hançer, Eski Borç, Gözdağı, Balıkesir Muhasebecisi, Taş Parçası, İstiklal
Gezi yazıları: Anadolu notları
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU (1889-1974)
*Roman, hikaye, deneme, makale, anı ve mensur şiir türlerinde eserler vermiştir.
Yazı hayatına Fecr-i Ati topluluğunda romantik realist hikaye ve mensur şiirle başlayan Yakup Kadri bu topluluk dağıldıktan sonra milli edebiyat içinde yer almıştır.
*Fecr-i Ati topluluğunda bulunduğu müddetçe bu topluluğun özelliklerini benimsemiş ve ferdiyetçi sanat anlayışına sahip olmuştur.
*Asıl şöhretini romanlarıyla buldu.
*Eserlerinde mükemmel bit teknik görülür, karakterleri başarıyla canlandırır.
*İlk eserlerinde mistik bir hava sezilir.
*1916'dan sonra yurt gerçeklerini ve milli duyguları işleyen eserler yazmıştır.
*Tarih ve toplum olaylarından her birini bir romanına aktararak Tanzimat devriyle Atatürk Türkiye'si arasındaki dönem ve kuşakların geçirdikleri sosyal değişim ve bunalımların, yaşayış ve görüş farklılıklarını işledi; düşünceye ve teze dayanan eserler yazdı.
ESERLERİ:
HİKAYELERİ: Bir Serencam, Rahmet , Milli Savaş Hikayeleri
Mensur şiirleri Erenlerin Bağından, Okun Ucundan
ANI : Vatan Yolunda Zoraki, Diplomat Gençlik ve Edebiyat Hatıraları
ROMANLARI :Kiralık Konak, Yaban
HALİDE EDİP ADIVAR (1884 1964 )
*İlk zamanlar İngiliz edebiyatının etkisinde yazdı.
*İlk romanlarında aşk konusunu işlemiş ve kadın psikolojisi üzerinde durmuştur.
*Türkçülük akınını benimseyerek milli edebiyatının en tanınmış romancısı ve hikayecisi olmuştur.
*Ünlü Sultan Ahmet mitingi ile halkı coşturmuş ve milli mücadelenin bizzat içinde rol almıştır
*Eserlerinde gözlem, tasvir ve tahlillerde başarılıdır.
*Eserlerinde sosyal çevreye önem verir.
*Dağınık bir üslubu vardır. Kullanmada başarılı değildir.
*Romanlarında kahramanları genellikle kadındır.
*Kadın kahramanları üstün özelliklere sahiptir.
*Karakter bulmakta başarılıdır.
*Eserlerini 3 kümeye ayırabiliriz.
Yazar ilk romanlarında aşk konusu üzerinde durur. Bireysel tutkuları, özellikle kadın psikolojisini izler. Handan, seviye talip, kalp ağrısı gibi romanlarını bu kümede sayabiliriz.
Kurtuluş savaşı üzerine yazılmış romanları: Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye.
Toplum hayatını anlattığı töre romanları bu romanlar : Sinekli Bakkal, Tatarcık
Sonsuz Panayır , Sevda Sokağı Komedyası , Mor Salkımlı Ev (ANI)
ESERLERİ :
Romanları : Handan (aşk), Yeni Turan (idealize edilmiş bir kadının düşünce serüveni.), Ateşten Gömlek, Vurun Kahpeye( İstiklal Savaşı'nı ,Yunan zulmünü anlatır ) Sinekli Bakkal Tatarcık ( Türkiye'nin toplum yaşantısını yansıtır.)
ANI : Türkün Ateşle İmtihanı (İstiklal Savaşı yılları ) Mor Salkımlı Ev (Çocukluk Günleri)
HİKAYELERİ : Dağa Çıkan Kurt, Harap Mabetleri
İNCELEME : İngiliz Edebiyatı Tarihi
FUAT KÖPRÜLÜ (1890-1966 ):
*Önceleri Fecr-i Ati topluluğunda bulunmuş olan Fuat Köprülü, Tarih ve edebiyat alanında batılı görüşe sahip ilk edebiyat tarihçimizdir.
ESERLERİ : Türk edebiyatı tarihinde usül Türk edebiyatı tarihi Türk Dili ve edebiyatı hakkında araştırmalar ilk mutasavvuflar divan edebiyatı antolojisi.
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI
1923 yılı yeni Türkiye'nin kuruluşudur. Aydınlarımız, devlet adamlarımız ve yazarlarımız tarihimizde artık yeni bir dönemin başlatılması gereğine inanmışlardır . İşte 1923'te başlayan bu yeni anlayışı maddeler halinde şöyle özetleyebiliriz.
*Hece ölçüsünü, yerli bir şiir ölçüsü olarak kullandılar.
*Halkın dertlerini, problemlerini ve Anadolu'nun güzelliklerini işlediler.
*Anadolu'da yaşayan efsane, masal ve mitolojiden yararlandılar.
*Halk arasında yaşayan her tür kültür unsurunu sanat eserlerinde işlediler.
*Bu dönem sanatçıları; maniler, türküler, halk efsaneleri, masallar ve halk sanatlarının unsurlarını topladılar.
*Bu dönemde roman, hikaye, tiyatro, gezi ve hatırat türlerinde de bir sadeleşme, kültür varlıklarımızdan yararlanma göze çarparken; roman ve hikayede gerçekçilik akımı ön plana çıkar.
*1940'a kadar olan dönem içinde, (Ahmet Haşim, Yahya Kemal gibi ) bazı şairlerin aruz vezni ile sade şiirler yazdığını görüyoruz. Bazı şairlerimiz de kendilerine "Yedi Meşaleciler ve Beş Hececiler" gibi isimler vermiştir.
BEŞ HECECİLER
*Hecenin beş şairi adıyla da anılan bu sanatçılar milli edebiyat akımından etkilenmiş ve şiirlerinde hece veznini kullanmışlardır.
*Şiirde sade ve özentisiz olmayı ve süsten uzak olmayı tercih etmişlerdir.
Beş hececiler şiire birinci dünya savaşı ve milli mücadele döneminde başlamışlardır.
*Beş hececiler ilk şiirlerinde aruz veznini kullanmışlar daha sonra heceye geçmişlerdir.
*Şiirde memleket sevgisi, yurdun güzellikleri, kahramanlıklar ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.
*Hece vezni ile serbest müstezat yazmayı da denediler.
*Mısra kümelerinde dörtlük esasına bağlı kalmadılar yeni yeni biçimler aradılar.
*Nesir cümlesini şiire aktardılar ve düzyazıdaki söz dizimini şiirlerde de görülmesi beş hececiler de çok rastlanan bir özelliktir.
*Beş hececiler şu sanatçılardan oluşmuştur:
Faruk Nafız Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç,
Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy,
Orhan Seyfi Orhon
FARUK NAFIZ ÇAMLIBEL (1898-1973)
*Şiire 1.dünya savaşında aruzla başladı. Daha sonra da hece vezniyle şiirler yazmaya başladı; fakat, heceyle şiirler yazarken aruzla de yazmaya devam etti.
*Duygu ve düşünceyi bir arada yürüten, romantik ve realist konu ve hayatları işleyen şiirleriyle ün yapmıştır.
*Şiirlerinde Anadolu'yu ve memleket sevgisini anlatır.
*Şiirlerindeki başlıca temalar aşk, hasret, tabiat, ölüm, kahramanlık ve ihtirastır.
*Dili sadece akıcıdır. Söz sanatlarına yer veren güçlü bir üslubu vardır.
ESERLERİ:
Han Duvarları, Dinle Neyden, Çoban Çeşmesi, Gönülden Gönüle, Bir Ömür Böyle Geçti,
Elimle Seçtiklerim, Heyecan ve Sükun
Tiyatroları: Özyurt, Canavar, Akın, Kahraman
ENİS BEHİÇ KORYÜREK (1891-1949)
*İlk şiirlerini servet-i fünun etkisinde yazdı.
*Şiire aruz vezniyle başlamıştır.
*Hece ile yazdığı ilk şiirlerinde aşk duygularına yer vermekle beraber, daha sonra kurtuluş savaşı yıllarında milli duyguları ve tarihi kahramanlıkları işleyen heyecan yüklü epik şiirler yazmıştır.
ESERLERİ:
Miras ve Güneşin Ölümü adlı şiir kitabı vardır.
HALİT FAHRİ OZANSOY (1891-1971)
*Şiire aruzla başlamıştır. Aruza veda adlı şiiriyle, aruz veznini bırakıp heceye yönelmiştir.
*Şiirlerinde çoğunlukla egzotik sahnelere, hüzün ve melankoli gibi bireysel duygulara, aşk ve ölüm temalarına rastlanır.
*Şiirlerinde konuşulan Türkçeyi başarıyla kullanmıştır.
*Şiir, roman ve tiyatro türlerinde eserler vardır.
ESERLERİ:
Baykuş, Efsaneler, Cenk Duyguları, Hayalet.
YUSUF ZİYA ORTAÇ (1896-1967)
*Yusuf Ziya da diğerleri gibi şiire aruzla başlamış daha sonra heceye geçmiştir.
*Şiirlerinde günlük hayatın çeşitli görünümlerini sade bir dille işlemiştir.
*Akbaba adlı mizah dergisini çıkarmıştır.
ESERLERİ: Akından Akına, Bir Rüzgar Esti, Yanardağ, Aşıklar Yolu.
ORHAN SEYFİ ORHON (1890-1972)
*Şiire aruzla başlar daha sonra heceyle devam eder.
*Şiirlerinde daha çok şahsi konuları işler.
*Bazı şiirlerinde halk şiirinin şekillerini de kullanmıştır.
*Bireysel duyguları işleyen, ahenkli ve zarif şiirlerinde temiz duru bir Türkçe kullanmıştır.
*ESERLERİ: Fırtına ve Kar, Gönülden Sesler, Peri Kızı İle Çoban, O Beyaz Bir Kuştu.
YEDİ MEŞALECİLER
Yedi meşaleciler, milli edebiyatçıların gerçekten uzak, duygusal memleketçiliklerine karşı olarak doğarlar.
*Yedi Meşale adında ortak bir şiir dergisi çıkararak, Türk şiirine yeni bir ufuk açmaya çalıştılar.
*İlkelerini samimilik, içtenlik, canlılık ve devamlı yenilik şeklinde açıkladılar.
*Beş hececileri eleştirdiler ve onlara karşı çıktılar.
*Batı edebiyatını özellikle Fransız edebiyatını kendilerine örnek alıp, izleyeceklerini söylemelerine rağmen beş hececilerin yolundan gitmişlerdir.
*Topluluk şu sanatçılardan oluşmuştur:
Ziya Osman Seba, Sabri Esat Siyavuşlugil, Kenan Hulusi, Yaşar Nabi Nayır, Cevdet Kudret Solok, Muammer Lütfi ve Vasfı Mahir Kocatürk
ZİYA OSMAN SABA (1910-1957)
*Şiirlerinde çocukluk özlemi, anılara düşkünlük, ev ve aile sevgisi, yoksul yaşamlara karşı utanç ve acıma, Allah'a kulluk, kadere boyun eğme, küçük mutluluklara yetinme ve ölüm gibi konuları işlemiştir.
*Hece ölçüsünü kullanmakla birlikte 1940'tan sonra serbest şiir yazmaya başladı.
ESERLERİ:
Şiir kitapları: Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak
Mesut İnsan Fotoğrafhanesi ise öyküsüdür.
GARİP AKIMI
*1940'ta Garipçiler adıyla çıkan topluluğun ortaya koyduğu bir sanat anlayışıdır.
* Şiirde her türlü kurala ve belirli kalıplara karşı çıkmışlardır.
*Şiirde ölçü, kafiye ve dörtlüğe karşı çıkmışlardır.
*Şiirde şairaneliği, mecazlı söyleyiş ve sanatları kabul etmediler.
*Süslü, sanatlı dile karşı çıkıp sade bir dil kullandılar.
*Şiirde o güne kadar işlenmedik konuları ele aldılar.
*Konuşma dili ile günlük sıradan konuları işlediler.
*İşledikleri konular günlük hayattan sıradan insanların problemleri, yaşama sevinci ve hayattaki bazı garipliklerdir.
*Halk deyişlerinden yararlanmışlar, toplumsal yergiye yer vermişlerdir.
Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu'nun oluşturduğu bir topluluklardır.
ORHAN VELİ KANIK (1914-1950)
*Türk şiirinde iki arkadaşıyla birlikte büyük bir atılım yapmış, yeni bir anlayışın öncüsü olmuştur.
*1914'te arkadaşlarıyla birlikte yayımladıkları Garip adlı şiir kitabı ve yazdığı önsöz, Türk şiirinde günden güne donmuş olan eski değerleri yıkmış, şiire başka bir açıdan bakılmasını sağlamıştır.
*Şiire getirdiği ilkeler :
-Ölçüye baş kaldırıp serbest yazmak
-Kafiyeyi şiir için gerekli görmekten vazgeçmek
-Şairane duyuları, parlak görüntüleri şiirden silmek
-Şiiri hayal gücünün kapalı duvarlarından kurtarıp gerçek hayata çıkarmak, yapmacıksız tabii bir söylentiyle, günlük yaşayış içinde halktan insanları yakalamak.Her çeşit kelimeyi konuyu şiire sokmak, halk deyişlerinden yararlanmak ve toplumla ilgili yergiye yer vermek
ESERLERİ:
Şiirleri: Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi, Karşı
Nesirleri: Sanat ve Edebiyatımız, Bindiğimiz Dal
OKTAY RIFAT HOROZCU (1914-1988)
*Garip akımının temsilcilerindendir.
*Başlangıçta, yeni bir hava içinde, güçlü aşk şiirleri; toplumcu sanat ilkesinden hareketle halk deyimi ve söyleyişlerinden masal ve tekerlemelerden faydalanarak başarılı taşlamalar; sosyal şiirler yazdı. Perçemli Sokak adlı kitabıyla birlikte şiir anlayışında büyük değişiklik olmuş soyut şiire kaymıştır.
*Son şiirlerinde öz ve biçim yoğunlaştırmalarıyla estetik planda yeni ve güçlü bir şiir estetiği yakalamıştır.
ESERLERİ :
Şiirleri; Yaşayıp Ölmek, Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler, Güzelleme, Karga İle Tilki, Aşk Merdiveni, Denize Doğru Konuşma, Dilsiz ve Çıplak, Koca Bir Yaz
MELİH CEVDET ANDAY
*Garip akımının temsilcilerindendir.
*Şiirlerinde toplumsal gerçekliği inceler.
*Daha sonra ilk şiirlerindeki romantizmden sıyrılarak duygulardan çok aklın egemenliğine, güzel günlerin özlemine bırakır.
*Söz oyunlarında arınmış yalın bir dil vardır. Düz yazılarında ise yoğun bir düşünce, şiirsel, esprili, özlü bir dil vardır.
*Fıkra, makale, gezi, roman, tiyatro ve şiir yazmıştır. Çevirilerde yapmıştır.
ESERLERİ :
Şiirleri: Garip, Rahatı Kaçan Ağaç,Telgrafname, Yanyana.
Çevirileri: İngiliz Edebiyatından Denemeler
Tiyatroları : Komedya, İçerdekiler, Gizli Emir.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 43 ziyaretçi (52 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|